- Paludarium ve Terrarium Bitkileri
- Special Ürünler
- Tarım Ürünleri
- Canlı Akvaryum Bitkileri
- Bitki Bakımı ve Aksesuarları
- Akvaryum Dekorları
-
Faydalı Bilgiler
- Akvaryum Bitkilerinde Beslenme Bozuklukları 1. Bölüm
- Akvaryum Bitkilerinde Beslenme Bozuklukları 2. Bölüm
- Akvaryum Bitkilerinde Beslenme Bozuklukları 3. Bölüm
- Akvaryum Bitkilerinde Beslenme Bozuklukları 4. Bölüm
- Akvaryum Bitkilerinde Beslenme Bozuklukları Tablolar
- Bitkili Akvaryumlarda Işık Seçimi ve Fotosentez
- Örnek Kurulumlar
Listelenecek ürün bulunamamıştır.
Kentsel dönüşümden dolayı mağazamızı boşalttığımız için şu anda satış yapamamaktayız. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Bitkili Akvaryumlarda Işık Seçimi ve Fotosentez
Bitkili Akvaryumlarda Işık Seçimi ve Fotosentez
Bitki akvaryumları; kurulumun ilk aşamasından itibaren, günlük bakımları ve idamesi boyunca sürekli olarak bir dengenin ve doğru uygulamaların sağlanması gereken mekanik, kimyasal ve biyolojik bir döngüdür. Buradaki açıklamalarla bu sistemin en önemli parçalarından biri olan ve genellikle en fazla hata yapılan aydınlatma üzerinde duracağız. Doğru ışık seçimine ve bunun bitkilerin fotosentez mekanizması üzerindeki etkilerine çok ta derinlere inmeden bir göz atacağız. Bu açıklamalardan sonra sanırım bazılarınızın zihninde çözüm bekleyen; “Elimde şu lambalar var kullanabilir miyim? Şu lambayı gördüm acaba olur mu? Şu şekilde bir aydınlatmaya ne dersiniz?” gibi sorulara cevabı kendi kendinize verebileceksiniz. Ya da “benim akvaryumumun ışığı iyi” diye kestirip atan, tamamen kişinin kendi gözüne göre yaptığı bir yorum sonucu içine düşülen sistematik hatalardan da kurtulmuş olacaktır diye düşünüyorum.
Buradaki açıklamaların bir kısmı AquaticPlantCentral forumlarında paylaşılan bilgilerden alıntılar, bir kısmı kendi deneyim ve bilgi birikimlerim, bir kısmı ise üretici firmaların sağladıkları veriler neticesinde ortaya çıkmıştır. Aşağıda yer alan açıklamaları pek çoğunuzun faydalı bulacağına inanıyorum, ancak yine de başlamadan önce konumuzla ilgili daha iyi anlaşılmasını sağlamak maksadıyla bazı ön açıklamalarda bulunmayı uygun görüyorum.
Gün ışığı bizim gözümüzle görebileceğimiz pek çok rengin bir araya gelerek oluşturdukları beyaz bir renge sahiptir. Bu renkler nanometre olarak ölçülen farklı dalga boylarında ortaya çıkmaktadır. Bu dalga boylarının ve her dalga boyuna karşılık gelen rengin yer aldığı tabloya spektrum (spektral) tablosu adı verilir. Bu tabloya kimi zaman Elektromanyetik Spektrum adı da verilmektedir. Bir ışık kaynağının vermiş olduğu ışığın içinde bu dalga boylarının hangilerinin mevcut olduğu ambalaj üzerinde veya üretici sitelerinde verilen spektral tablolarla gösterilir. Bu konunun bütün aydınlatma seçimi ile ilgili en önemli konu olduğunu ve mutlaka göz önünde bulundurmamız gerektiğini ilerleyen satırlarda göreceğiz. Bu konuyla ilgili olarak en basit örneği şöyle verebiliriz. İlkokul yıllarımızda pek çoğumuz bu deneyi mutlaka yapmışızdır. Yuvarlak kesilmiş bir kartonu yedi eşit parçaya bölerek her bir bölmeyi farklı bir renge (Güneş ışığı içinde olduğu söylenen ya da gökkuşağına baktığımızda gördüğümüz yedi renk) boyamışızdır. Daha sonra bu çarkı fırıldak gibi belli bir hızla çevirerek hayret verici bir şekilde bütün renklerin kaybolup beyaz tek bir rengin ortaya çıktığına tanıklık etmişizdir. İşte bugün piyasadan alacağımız herhangi bir lambada da bu mantık geçerlidir. Lambanın saçmış olduğu ışık içinde spektrum üzerinde yer alan bu çok daha fazla sayıdaki renklerin bir kısmı az veya çok belli oranlarda bulunur ve CRI, Kelvin, Lümen değerlerine (daha ileride anlatıldığı gibi) de bağlı olarak neticede beyaz ya da ona yakın bir renkte ışık ortaya çıkar. Aşağıda bu beyazımsı rengi değerlendirirken nelerin dikkate alınması gerektiğine değineceğiz. Konuyu okurken aklınızda tutmanız gereken bir başka önemli hususta mavi ışık veya kırmızı ışık ibaresi geçtiğinde aynı ışığa lambanın maviye ya da kırmızıya boyanarak ta ulaşılmasının ya da o renge sahip olarak piyasada satılan lambalardan satın alarak kullanmanın mümkün olmayacağı, bunun tamamiyle teknik bir konu olduğudur. Konuyu okudukça az ya da çok hepimizin, bazılarını veya hepsini duyduğu bir takım kavramlara değinilecektir. Örneğin Kelvin, Lüx, Lümen, foton, klorofil, CRI, PAR, PUR, vs… Bu kavramların da ne anlama geldiği, bunların bizler ve bitkiler için ne anlam taşıdıkları, bizler için bir seçim kriteri olarak hangilerinin ne şekilde kullanılacağı yönündeki sorularınıza da yanıt bulmaya çalışacağız.
Konu boyunca bazı noktalarda akvaryumlarımızın davetsiz misafirleri algler de yer almaktadır. Algler söz konusu olduğunda ışık pek çok diğer etkene göre en son sıralarda yer aldığından ve biraz da konu dışına çıkmamıza neden olacağından çık kısa bir şekilde geçiştirilmiştir.
Akvaryum meraklılarının bitkili akvaryumlarda en sık şekilde yaptıkları hata, fotosentez ve “aydınlatmanın görünen spektrumu” konularını tam olarak anlamadan işe koyulmalarıdır. Pek çok kişi aydınlatmayı sadece bir lambanın Kelvin değerine bakarak seçmektedir. Ancak bu değer size spektrumun hangi aralığında ve ne şiddette ışık verildiği konusunda pek fazla bilgi vermemektedir. Görülebilen ışık 400nm (mor) ve 700nm (kırmızı) arasındaki bir ölçek (spektrum) üzerinde nanometre (nm) olarak ifade edilmektedir. Fotosentezin en basit esası: Bitkiler sadece özümseyebildikleri ışığı kullanabilirler. Parlak ışık bir gerekliliktir ancak bu beyaz ışığın sadece belli bir kısmı fotosentez için kullanılmaktadır. Görülebilir spektrumun mavi ve kırmızı bölgeleri bitkiler için en yararlı olan kısmıdır. Tüm cisimler yansıtmış oldukları, diğer bir deyişle özümsemedikleri ışığın renginde görünürler. Bitkilerin büyük kısmının yeşil görünmesinin nedeni spektrum içindeki yeşil ışığı yansıtmalarından dolayıdır. Bir ışığın ne kadar parlak göründüğü daha ziyade insan gözünün algılayabildiği spektrum aralığında ne miktarda ışık yayıldığıyla alakalıdır. Bu parlaklık en fazla yeşil spektrumda, spektrum tablosunun tam ortasında yer alan 550 nm civarında gerçekleşmektedir.
Bir bitkili akvaryumun aydınlatılması sadece renk sıcaklığına (Kelvin değerine) bakılarak seçilmemelidir. Tam spektrumlu ampullerin 5000 K ile 6500 K arasındaki ampuller olarak nitelendiği ve bu ampullerin bitkili akvaryumlar için en uygun olanlar olduğu bir gerçektir. Ancak bu tabir gene de lambanın gerçek anlamda nanometre olarak hangi dalga boyunda yayınım yaptığını açıklamamaktadır. Eğer bitki/yaprak gelişimini (mavi ışık) ve bitki boyu ile renklenmeyi (kırmızı ışık) optimize etmek istiyorsanız, fotosentez için hem kırmızı hem de mavi spektrumdan ışığa ihtiyacınız olacaktır. Bitkileriniz için mavi ve kırmızı karışımı bir ışıkla, kendi görüşünüz için de yeşil ışıktan (insan gözü parlaklığı/aydınlığı yeşil ışık miktarına göre algılamaktadır) oluşan bir karışım oluşturmanız gerekmektedir. Eğer uygulamış olduğunuz aydınlatma aşırı parlak ve bitkileriniz de ultra-yeşil görünüyorsa, bu yeşil spektrumda oldukça güçlü yayınım yapan bir kurulumunuz olduğu anlmına gelir. Elbette bunu bitkileriniz için iyi aydınlatma olduğu anlamıyla bir tutmamanız gerekir, çünkü bitkiler yeşil spektrumlu ışığı fotosentez için kullanmazlar yada çok çok az kullanırlar. Güneş ışığı 475 nm dalga boyundaki mavi spektrumda tepe noktası yapmaktadır. Bu kırmızıdan daha kısa bir dalgaboyudur ve hem bitkiler hem de algler tarafından kullanılmaktadır. Işık suyun içinde ilerledikçe yoğunluğunu kaybeder. Daha kısa dalga boyundaki mavi spektrumlu ışık, daha kolay emilen ve daha yavaş olan kırmızı spektrumlu ışığa göre suya daha iyi nüfuz eder ve daha hızlı ilerler. Bitkilerin kullandığı fotosentetik pigment olan klorofil hem mavi hem de kırmızı ışığı yakalamaktadır ancak 650-675 nm dalga boyuna sahip kırmızı ışıkta çok daha etkilidir. Mavi ışık yukarıda değindiğimiz bu nedenlerden ötürü daha bol olduğundan dolayı kırmızı ışıkla aynı oranda zaten kullanılmaktadır.
Bitkilerin fotosentez yapabilmek amacıyla ışığı emen unsuru olan klorofil molekülleri temel olarak ikiye ayrılır. Bunlar Klorofil a ve Klorofil b olarak adlandırılmaktadır. Bu iki klorofil türü arasında çok küçük bir fark vardır ve bu sadece kimyasal formülasyonlarından kaynaklanmaktadır (a: C55H72O5N4Mg, b: C55H70O6N4Mg). Bu klorofil türlerinin her ikisi de son derece etkili fotoreseptörlerdir. Kimyasal yapılarındaki bu farklılık neticesinde bu iki klorofilin abzorbe ettikleri spektrum çok küçük miktarlarda dalgaboyunda farklılaşma yaratmaktadır. Bunun neticesinde örneğin 450nm dalgaboyunda Klorofil a’nın yakalayamadığı ışık, o dalga boyunda daha etkili olan Klorofil b tarafından yakalanacaktır. Bu sayede bu iki tür Klorofil ışığın yakalanması konusunda birbirlerini tamamlayıcı rol almaktadırlar.
Yeşil bitkiler için en önemli aydınlatma tepe noktaları aşağıdaki tabloda gösterildiği üzere şu şekildedir (yatay eksen dalga boylarını, dikey eksen ise bitkilerin ışığı yakalayabilme oranlarını göstermektedir):
Klorofil-a: 430nm/662nm
Klorofil-b: 453nm/642nm
Karotenoid: 449nm/475nm
Kırmızı pigmentlere sahip bitkiler daha ziyade spektrumun mavi bölgesindeki ışıktan faydalanırlar.
Yukarıda açıklandığı şekilde fotosentez için optimum ışığı seçmenin yanı sıra, akvaryumunuzun estetik amaçlarına en uygun gelecek (kendi göz zevkiniz için) renk sıcaklığına sahip aydınlatmayı da sağlamalısınız. Bu nedenle akvaryumunuzun nasıl görünmesini istediğiniz dışında renk sıcaklığıyla (Kelvin değeriyle) pek kafanızı meşgul etmeyin. Renk sıcaklığına bakarak değerlendirmek gerekirse, mavi spektrumdaki ışık balıklarınızdaki mavi rengi belirginleştirecektir. Yeşil spektrumdaki ışık akvaryumunuzun daha aydınlık olmasını ve bitkilerinizin yeşilinin daha canlı olmasını sağlayacaktır. Kırmızı spektrumlu ışık ise balıklarınızdaki ve bitkilerinizdeki kırmızı rengi vurgulayacaktır.
Lambaların tanımlanmasında kullanılan bir başka ifade olan Lüx kavramı metrekareye düşen lümen anlamını taşır. Hem Kelvin hem de Lüx bitkiler değil sadece insanların ışığı algılamasına göre tanımlayıcı bilgiler olduğundan bitkili akvaryum açısından benzerlik taşırlar. Her ikisinde de bitkiler için değil, insan algılaması için hassasiyetin daha yüksek olduğu yeşil spektrumdan yayılan enerji miktarı vurgulanmaktadır.
Yapay ışık kaynakları sıklıkla lümen olarak çıkış değerlerine bakılarak değerlendirilmektedir. Lümen bir ışık kaynağının bir birim süre içerisinde ne kadar ışık enerjisi yaydığını ölçer. Lümen kaynak tarafından saçılan tüm enerjiyi ölçmeyip, sadece insan gözünü etkileyebilecek dalgaboylarındaki enerjiyi ifade etmektedir. Bu nedenle lümen değeri daha ziyade insan gözünün spektral hassasiyeti ile değerlendirilebilecek bir tanım olarak anlam taşımaktadır. Aşağıdaki grafikte verilmiş olan spektrum tablosu üzerindeki eğri ile insan gözünün hangi dalga boylarında ne kadar etkili olduğunu görmektesiniz. Anlayacağınız üzere insan gözü bitkilerden çok farklı olarak 550nm dalga boyundaki yeşil spektrumda maksimum algılama hassasiyetine sahiptir.
Lümen değerleri lambaların ambalajında ya da üretici sitelerinde sıklıkla verilmektedir, ancak bunu dikkate almak istemeniz durumunda ne anlama geldiğini de bilmeniz gerekmektedir. Herhangi bir A lambası herhangi bir B lambasından daha yüksek lümen değerine sahip olup, size daha parlak görünebilir, ancak buna karşılık Lamba B bitkiler açısında daha faydalı ışığa sahip olabilir. Bununla ne denilmek istediğini anlamak için aynı watt değerine sahip bir beyaz lamba ile Grolüx lambayı karşılaştırmanız yeterli olacaktır. 40 wattlık bir beyaz lamba 3050 lümen civarındayken, 40 wattlık standart bir Grolüx çok daha aşağılarda 1200 lümen değere sahiptir. Bu büyük farkın nedeni Grolüx lambaların çok düşük seviyelerde yeşil ışık yaymasına karşılık beyaz lambaların bu konuda çok daha kuvvetli olmasıdır. Grolüx lambalar genel görüş olarak en iyi bitki lambalarıdır belki, ancak yeşil spektrumu çok zayıf olduğundan dolayı sadece Grolüx kullanılan akvaryumlar daha loş ve morumsu bir görsel etkiye sahip olacaklardır. Bu nedenle bir Grolüx lambanın yanına bir tane de geniş spektrumlu lamba eklemek daha güzel bir görsel etki uyandıracaktır.
Bitkiler açısından Kelvin değeri ile lümen değeri aynı şekilde ele alınmamalıdır. Kelvin değeri daha ziyade akvaryumunuzun insan gözüne nasıl görüneceği konusunda fikir verir ve tamamen subjektiftir. Genel olarak 3000K gibi düşük Kelvin değerlerine sahip lambalar daha kırmızı ve 10,000K gibi yüksek Kelvin değerlerine sahip lambalar daha fazla mavi ışığa sahip olacaktır. Yeşil bitkiler yeşil ışığı fotosentez için kullanmayacağından (hatırlayınız, cisimler sadece yansıttıkları yani özümsemedikleri ışığın rengini alırlar), bitkiler açısından Lümen değeri bir anlam taşımamaktadır. Aynı watt değerindeyken, daha yüksek bir Lümen değeri ganellikle daha yüksek yeşil spektrumlu ışık anlamına gelecektir. Kısacası Lümen tamamen insan gözünün algılamasına yönelik bir değerlendirmedir. Bitkilerin gerek görünümü gerekse gelişimi açısından bir anlam taşımamaktadır.
Kelvin değeri ise renk sıcaklığının bir değerlendirme şeklidir. Renk sıcaklığı; aydınlatma, video ve fotoğraf çekimi, yayıncılık gibi konularda önem taşıyan görülebilir ışığa ait bir özelliktir. Değer ne kadar yüksekse ışık o kadar mavidir. Basit bir gösterimle belli Kelvin değerindeki lambaların akvaryumunuza vereceği görünüm şu şekilde olacaktır:
Ancak Kelvin değerine bakarak bir lambanın hangi dalga boylarında ışık saçtığına karar verme hatasına düşmemek gerekir. Kelvin değerini spektral grafik üzerindeki tüm sıçramaların meydana geldiği dalgaboylarının bir toplamı olarak ele alabilirsiniz. Bu toplam içinde spektral tablo verilmemişse eğer hangi dalga boylarının daha yüksek olduğuna karar vermek mümkün değildir. Örneğin 5000K değerine sahip olan bir lambanın içinde bizim için önemli olan 450 ve 650 nm civarında hiçbir sıçrama yokken tamamı 550nm civarındaki yeşil ışıktan kaynaklanıyor olabilir. Aynı renk sıcaklığına (K) sahip iki lambanın saçacakları ışık dalga boyları birbirinden tamamen farklı olabilmektedir. Bu nedenle bitkileriniz için faydalı olan ışığa karar vermekte kullanmanız gereken değer aslında Kelvin değeri olmamalıdır. Ancak bu değer size daha önce değindiğimiz gibi akvaryumunuzun genel olarak nasıl bir görünüme sahip olacağı konusunda fikir verecektir, yani estetik açıdan bir önem taşır. Örneğin gökyüzü 10,000 K değerinde bir renk sıcaklığına sahiptir ve mavimsi görünür. Yüksek Kelvin değerine sahip ve içinde mavi ibaresi geçen lambalar (ör: SkyBlue) yayılan ışıkta mavi dalga boylarının daha baskın olduğunu vurgulamaktadır. Bunun neticesinde de, mavi dalga boylarında, yeşil bitkileriniz daha aktif olacaklardır ki bu da iyi bir şeydir ve mavi balıkları daha belirginleştirecektir. Kırmızı fotosentetik pigmentler ışığı kullanmakta daha güçsüzdürler ve sonuç olarak ta hepimizin gayet iyi bildiği bir temel husus olarak daha güçlü ışığa ihtiyaç duyarlar. Daha güçsüz kırmızı karotenoid pigmentler daha fazla mavi ve biraz da yeşil spektrumlu (yani güçlü ve parlak) ışığa ihtiyaç duyarlar.
Bazı bitkilerde mevcut aydınlatma durumuna bağlı olarak fotosentez esnasında kullanacakları pigmentleri değiştirebilme becerisi mevcuttur. Bu olayı sıklıkla ışığın yetersiz olması (mavi ve yeşil spektrumun eksikliği) durumunda kırmızıdan yeşile dönen bitkilerde görmekteyiz. Aynı şekilde tam tersi bir durum olarak yüksek yoğunlukta ışık olduğunda yada ışık kaynağına doğru uzayarak yakınlaşıldığında yeşil bitkilerin kırmızıya dönebildikleri de gözlemlenmektedir. Bazı bitkilerdeki bu özellikler aslında farkında olmadan akvaryumcular arasındaki yaygın ifadesiyle bakımı kolay olan bitkileri ifade etmektedir. Örneğin Ludvigia repens, Limnophilia aquatica, Hygrophilia türleri, Vallisneria türleri ve bazı Echinodorus türleri bu tür bitkilerden olup ışık anlamında pek çok ortamda rahatlıkla gelişim gösteren ancak görünümleri farklı olan bitkilerdir.
Herhangi bir lamba üzerinde belirtilen Kelvin değeri doğrulamak amacıyla CIE Kromatik Tablosu üzerinden kontrol edildiğinde her zaman doğruyu göstermeyebilmektedir. İşte bu yüzden bazı 5000K lambalar daha sarı bir renk verirken diğerleri daha beyaz olabilmektedir. Bu durum özellikle floresan lambalarla metal Halide lambaları karşılaştırırken daha belirgin olmaktadır. İşte bu noktada Kelvin değerleri bir pazarlama taktiği yada söylemi açısından aldatıcı olabilmektedir.
Fotosentez maksadıyla erişilebilir olan enerji miktar ve türünü belirlemekte kullanılan standart ölçüm tekniğine “Fotosentetik Aktif Radyasyon” yada kısaca PAR adı verilir. Bu ölçüm tekniği bir ışık kaynağından saçılan 400 ile 700 nm aralığındaki tüm dalga boylarındaki çıkışları hesaba katmaktadır. PAR aynı zamanda sadece enerji miktarını ölçmediği için lümen değerinden de farklılık gösterir. PAR “saniyede geçen foton sayısı” olarak ifade edilir. PAR ifadesinin enerji birimi yerine foton sayısıyla ifade edilmesinin nedeni fotosentez reaksiyonunun sadece ve sadece bitki tarafından bir fotonun özümsenmesi neticesinde gerçekleşiyor olmasıdır. Burada fotonarın hangi dalga boyunda olduğunun önemi yoktur. Yani başka bir deyişle, bir bitki tarafından belirli sayıda mavi fotonun özümsenmesi neticesinde meydana gelecek olan fotosentez aynı miktardaki kırmızı fotonun özümsenmesi neticesinde olacak olan miktarla aynıdır. İşte bu yüzden bir lambanın bitkiler için uygun olup olmadığına karar vermeden önce o lambanın spektral grafiğini görmek çok öenm taşımaktadır. Bitki lambaları genelde morumsu ve loş bir görünüm verdiğinden hem bitkiler hem de insan gözü için en iyi görsel efekti yaratabilmek maksadıyla farklı lambalardan oluşan bir karışım yapılması gerekecektir. PAR ölçümünün yanı sıra ayrıca kısaca PUR adı verilen “Fotosentetik Uygun Radyasyon” ölçüm tekniği de bulunmaktadır. Bu teknikte PAR’ın aksine sadece mavi ve kırmızı ışık hesaba katılmaktadır.
Buraya kadar anlatılan ışık ve lamba değerlendirme kriterlerine eklenecek bir başka kıstas ise (aynı zamanda en az bilinen) kısaca CRI adı verilen Color Rendering Index (Renk Gösterim Endeksi) değeridir. Piyasada bulunan bazı lambaların üzerinde ya da web sitelerinde bu değerler de verilmektedir. Bir lambanın CRI değeri oldukça yüksek olmadığı sürece kesinlikle renkleri doğru bir biçimde veremeyecek ve doğal görünemeyecektir. Dolayısıyla CRI değeri düşük ampullerin Kelvin (renk sıcaklığı) değerleri de pek anlamlı olmayacaktır. CRI değeri 90 ya da daha yukarı olan bir lamba için renk sıcaklığı çok büyük farklılık oluşturmayacaktır. Renkleri doğru olarak gösterebilen bir ışık kaynağının Kelvin değeri ne olursa olsun sağladıkları aydınlatma aşağı yukarı aynı görsel etkiyi bırakacaktır. Çoğu lamba özellikle kırmızı ve turuncu renkleri göstermekte çok zayıftır. Bazı lambalar ise mavi ve kırmızı arasındaki farkı dahi veremediğinden fazlasıyla yeşil ışık üretmektedir.
CRI değeri bir başka ifadeyle 0’dan 100’e kadar olan bir ölçek üzerinde, belirli bir ışığın gerçek (tam spektrum) günışığına ne kadar yakın olduğunu ifade etmektedir. Hobi içinde pek çok kişi günışığı adı altındaki ampullerin bitki akvaryumları için uygun olduğunu ve bu nedenle kullandıklarını ifade ederler. Ancak buradaki günışığı tamamen bir marka ibaresidir ve burada anlatılan değerler ile karşılaştırılarak düşünülmesi gerekir. Aynı Kelvin değerine sahip olup, farklı CRI değerlerine sahip iki lambanın verdikleri görünüm çok farklı olacaktır. CRI değeri 80 olan 5000K’lik bir lambayla 90 olan gene 5000K’lik bir lamba karşılaştırıldığında 80’lik lamba daha parlak ve yeşil ağırlıklı olurken diğer lamba daha loş olacak ancak bütün spektrumdan daha doğal renkler verecektir.
Bir lambanın insan gözüne doğal görünüp, görünmediği de tamamen subjektiftir. Alışkanlıklarınız, çoğunlukla bulunduğunuz ortam burada önemlidir. Sürekli beyaz floresanlar altında yaşıyorsanız muhtemelen sizin gözünüze de doğal görünen bu tür bir ışık olacaktır. Sıklıkla bulutlu/kapalı bir gökyüzü altında yaşıyorsanız böyle bir durumda gözünüz 7000K civarında doğal aydınlatmaya alışmış demektir. Eğer sürekli açık/bulutsuz bir gökyüzü altında yaşıyorsanız bu durumda sizin için doğal olan aydınlatma 5000K civarında olacaktır. Bir başka genel bilgi olarak güneş yüzeyindeki renk sıcaklığı 5777 K değerindedir. Eğer oldukça kuzey bölgelerde yaşıyorsanız o takdirde 10000K size daha doğal görünecektir. Yukarıdaki örneklere bakılacak olursa, hangisi olursa olsun gerçek doğal ışıkta renkler oldukça iyi gösterilmektedir. Ancak bu durum floresanlarda pek karşılaştığımız bir şey değildir. (Özellikle yüksek Kelvin değerlerinde.) Hem Kelvin değeri yüksek hem de 90 ve üzeri CRI değerlerine sahip bir lamba bulmak ise gerçekten zor ve külfetlidir.
Bitkiler, hem mavi hem de kırmızı ışıktan bir miktar içerdikleri için sıradan lambaların altında da gelişimlerini sürdürebilirler. Ancak buradaki bir başka sorun bu lambalarda alglerin hoşlandığı 500 ile 600 nm arasındaki dalga boylarında ışıkların da mevcut olmasıdır. Yeşil algler ve yeşil bitkiler fotosentez için aynı pigmentleri (Klorofil a/b ve Karotenoid) kullanırlar. Bu nedenle birine fayda sağlayan ışık diğerine de fayda sağlayacaktır. Farklılık gösteren alg ise Mavi-yeşil algdir (Cyanobacteria). Bunlarda ışığı daha ziyade 600nm civarındaki turuncu-kırmızı fotonları absorbe eden Fikosiyanin pigmenti yer alır. Maalesef akvaryumlarımızda pek çok standart floresanla gelen bu ışık ta mevcut olmaktadır. Dolayısıyla bir akvaryumun üzerinde ışık olduğu sürece şu ya da bu türden bir/birkaç alg mevcut olacaktır. Bu nedenle alg sorununu sadece ışıkta aramak doğru değildir ve bu tamamen farklı bir tartışma konusudur. Bitkili akvaryumlarda kuracağımız yapay ışıklandırma ideal olarak spektrumun kırmızı bölgelerinde tepe yapmalı veya daha kuvvetli olmalıdır. Akvaryumun genel görünümü ise bir miktar mavi ve insan gözü için bir miktar da yeşil ışıkla takviye edilerek güzelleştirilebilir. Çok kuvvetli mavi ışık bitkilerin daha kısa ve gür olmasına neden olurken aynı zamanda alg gelişimini de hızlandıracaktır. Bu nedenle genel kabul olarak akılda tutulması gereken ışıklandırmada dengeyi oluştururken 2/3 oranında kırmızı ve 1/3 oranında mavi ışık sağlamak olacaktır.
Standart bitki/akvaryum lambası olarak satılan ürünler genellikle yeterli enerjiye ve mavi ışığa sahip olmasına rağmen, kırmızı ışıkta zayıftırlar. Gün ışığı adı altında satılan lambaların bazılarında ise faydalı kırmızı ışık bulunabilmektedir. Akvaryumunuza herhangi bir floresan lambayı koyarak sonuç alabilirsiniz, ancak bitkilerinizdeki gelişimi maksimize etmek istiyorsanız lambaları birbirleriyle karşılaştırmalı ve eğer mümkünse yukarıda anlatılan pek çok değerlendirme kriterine göre daha kolay erişilebilir olan spektral grafiğini, etkili ömrünü ve güç kayıp oranını öğrenmeye çalışmalısınız. Floresan lambalar zamanla güç kaybederler. Aynı zaman biriminde bazı lambalar %10 kayıp verirken diğeri %30 kayıp verebilmektedir. Kayıp ne kadar az olursa lambaları değiştirme sıklığınız da o kadar az olacaktır. Mevcut lambalarda genellikle 6-12 ay arasında değişim yapılması gerekmektedir.
Akvaryum kullanımı için pazarlanan lambaların pek çoğu daha pahalıdır ve bir kısmı da standart lambalara göre daha iyi sonuç verememektedir. Aynı zamanda bunların üretici firmalar tarafından ne kadar doğru bir şekilde satışa sunulup sunulmadıkları da farklı bir tartışma konusudur. Pek çok lambanın spektral grafiklerine ulaşabilmek mümkündür. Gerek paket üzerinde gerekse internet sitelerinde bu bilgiye ulaşabilirsiniz.
Akvaryum bitkileri ışıklandırma koşullarındaki değişimlere çok hızlı şekilde yanıt verebilmektedirler. Alglere göre biyolojik olarak çok daha gelişmiş yapıları vardır ve alglere göre çok daha hızlı şekilde fotosentezlerini ayarlayabilme yetenekleri vardır. Bunun neticesinde aydınlatma miktar ve kalitesinde gerçekleştireceğiniz her türlü olumlu ya da olumsuz değişikliğe bitkileriniz oldukça hızlı tepki vereceklerdir.
Piyasadan edineceğiniz lambalar içinde T5 olarak tabir edilen daha ince floresanlar standart T8 floresanlara göre daha uzun ömürlü ve daha parlak ışığa sahiptirler. Tesisatlarını kendileri yapacak olan arkadaşlar için bir uyarı olarak bu iki lamba türünün aynı balastları kullanmadığını belirtmeliyim. Aynı zamanda T5 lambalar T8 lambalara göre biraz daha fazla sıcaklık yaymaktadır.
Akvaryumlarda bir başka aydınlatma yöntemi olarak led aydınlatma özellikle Amerika'da oldukça yaygın olarak kullanılan ve son zamanlarda bitkili akvaryumlarda da kullanılmaya başlanan bir sistemdir. Ancak burada bahsi geçen ledler bildiğimiz 0.5 mm çapındaki ledler değildir. Bitkili akvaryumlarda kullanılması gereken ledler HP Led (Hıgh Power - Yüksek güçlü) adıyla bilinirler. Bunlar normal ledlere göre çok daha geniş bir spektruma sahip olup uygun sayı ve konumlamada kullanılırsa olumlu sonuçlar alınabilir. Bu tür aydınlatmanın popülerlik kazanmasının belli başlı birkaç nedeni var. Örneğin, çok düşük elektrik tüketimiyle çok yüksek bölgesel aydınlatma sağlayabilmeleri, 20.000-60.000 saat arası aydınlatma ömürlerinin olması, farklı renkli varyasyonlar yaratılarak istenilen görsel efektin yaratılabilmesi, bir sürü floresanı sığdırabilecek kapakla ve tabi onun ağırlığıyla uğraşmak yerine daha pratik bir şekilde uygulanabilmesi gibi... Ancak Türkiye'de maalesef bu tür ürünlerde biraz eksiklikler var.
Yukarıda vermeye çalıştığım açıklamaların tamamını akvaryumlarınızda kullanacağınız her türlü lambayı değerlendirmekte kullanabilirsiniz. İster floresan, ister metal halide ister kompakt lambalar olsun tümü için aynı kriterleri kullanarak karar vermeye çalışmalısınız.
Listelenecek ürün bulunamamıştır.